10 Ağustos 2011 Çarşamba

Meltemdir söyleyen, Antonio Machado

Sevgilim, meltemdir söyleyen
fistanının bembeyazlığını...
Gözlerim seni görmeyecek;
bekliyor seni yüreğim!

Rüzgar getirdi bana
adını sabah alacasında;
dağ tekrarlıyor
ayak seslerinin yankısı...
Gözlerim seni görmeyecek;
bekliyor seni yüreğim!

Kuytu çan kulelerinde
alabildiğine çalıyor çanlar...
Gözlerim seni görmeyecek;
bekliyor seni yüreğim!

Çekiç sesleri
anlatıyor tabutun kasvetini;
küreğin sesi de
mezar yerini...
Gözlerim seni görmeyecek;
bekliyor seni yüreğim!

Türkçesi: Eray Canberk

Mesnevi, Mevlana Celaleddin-i Rumi

Dinle, dinle! Bu ney nasıl şikayet ediyor; nasıl anlatıyor ayrılıkları./
Diyor ki beni kamışlıktan kestiklerinden beri feryadımla erkek de ağlayıp inlemiştir kadın da./
Ayrılıktan parça parça olmuş bir gönül isterim ki iştiyak derdini anlatayım ona./
Aslından uzak kalan kişi, yine buluşma zamanını arar./
Ben her toplulukta ağladım, inledim; iyi hallilerle de eş oldum kötü hallilerle de./
Herkes, kendi zannınca dost oldu bana; içimdeki sırlarımıysa kimse aramadı./
Benim sırrım, feryadımdan uzak değil; fakat gözde, kulakta o ışık yok./
Beden candan, can da bedenden gizli değil; fakat gözde ve kulakta o ışık yok./
Ateştir neyin bu sesi, yel değil. Kimde bu ateş yoksa, yok olsun o./
Aşk ateşidir ki neye düştü; aşk coşkunluğudur ki şaraba düştü./
Ney, bir dosttan ayrılana eştir, dosttur; perdeleri, perdelerimizi yırttı - gitti./
Ney, kanlarla dolu bir yolun sözünü etmede; Mecnun'un aşk hikayelerini anlatmada./
Ney gibi bir zehri, ney gibi bir panzehiri kim gördü? Ney gibi bir solukdaşı, bir iştiyak çekeni kim gördü?/
Bu aklın mahremi, akılsızdan başkası değildir; dile de kulaktan başka müşteri yoktur./
Gamımızla günler geçti, akşamlar oldu; günler yanlışlarla yoldaş kesildi de yandı - gitti./
Günler geçtiyse, de ki: Geçin, gidin, pervamız yok. Sen kal ey dost, temizlikte sana benzer yok./
Balıktan başka herkes suya kandı; rızkı olmayanın da günü uzadıkça uzadı./
Ham, pişkşin, olgun kişinin halini hiç mi hiç anlayamaz; öyleyse sözü kısa kesmek gerek vesselam./

Türkçesi: Abdülbaki Gölpınarlı
Mesnevi'nin ilk onsekiz beyitidir.


8 Ağustos 2011 Pazartesi

Etme, Mevlana Celaleddin-i Rumi

Duydum ki sefere çıkmaya azmediyorsun, etme
Bir başka dosta, bir başka yare meylediyorsun, etme

Zaten garipsin ne diye gidiyorsun gurbet ele, gitme
Hangi ciğeri yanmışa kastediyorsun, etme

Bizi bırakıp da gitme yaban ellere
Bir hırsız gibi bakma başkalarına, etme

Ey ay yüzlü, gökler bile altüst olmuş senin için
Bizi de öyle altüst edip gidiyorsun, gitme

Ne diye vaatler veriyor, yeminler ediyorsun, etme
Yemini de işveyi de kalkan ediyorsun kendine, etme

Dostlar düşman oldu birbirine kıskançlıktan
Bu dostu ne diye düşman ediyorsun ötekine, etme

Ey makamı varlığın ve yokluğun üstünde olan
Hangi sebeple varlık yurdunu terk ediyorsun, etme

Cennet de senin varlığına kul, cehennem de
Cennnetimizi cehennem ediyorsun bize, etme

Şekerliğindeki zehir zarar vermez bize
O zehri şekerle bir ediyorsun sen, etme

Şarap yerine gam sirkesi veriyorsun bize
Su yerine kan akıtıyorsun derelerden, yapma

Sen yüz çevirecek olsan ay kapkara olur gamdan
Ayı da öyle harap edip gidiyorsun, etme

Bizim dudağımız kurur, sen kuruyacak olsan
Gözlerimizi öyle yaşlarla dolduruyorsun, yapma

Aşıklarla baş edecek gücün yoksa eğer
Ne diye hayret ediyorsun aşka, etme

Dokunur diye helva vermiyorsun hastaya ama
Surat asıyor, daha da beter ediyorsun onu, etme

Harama bulaşan gözüm, güzelliğinin hırsızı
Ey hırsızlığa layık olan, hırsızlık ediyorsun, etme

İsyan et, ey dost, söz söyleyecek an değil bu an
Aşkın baygınlığıyla ne diye meşk ediyorsun, etme

Türkçesi: Dr. Halil İbrahim SARIOĞLU

28 Şubat 2011 Pazartesi

La Minor, Ahmet Telli

Sesin ne kadar benziyor sana
La minör, kumral, biraz şehla
Hüzünlü bir güz akşamı belki
Solgun ezgiler ve hatıralar
Derliyor Çerkes çiçeklerinden

En çok da yitik bir aşkın
Anlatıcısı masalsı geçmişten
Orada zaman ağır ve sakin
Akıyor ömrümüze her şeyi
Yaşatıp gösterecek kadar

Meşeleri gövermiş bir türkü
Kalmış geriye o uzak aşktan
Sesin ıssız serinliklere dönüyor
Balkonun begonya çağrısına
Şehla dediğim itiraz ünlemine

Üşengeç bir sarmaşık usulca
Tırmanırken rüyalarıma
Balkon sokağın nesi olurdu
Şimdi bir bir hatırlatıyor ay
Çocukluğumun kabahatlerini

Sesin fısıltıya dönüyor, muammaya
Bir sızı gibi sızıyor bu metruk
İskelenin kalıntısına rüzgar ve ah
Benim öfkeli gençliğim dedikçe
Ahşap yalnızlıklar ekliyor ömrüme

Ömrüm şimdi ne çok benziyor sesine

27 Şubat 2011 Pazar

Sevda Üzre, Metin Altıok

Yıldızlı bir gece, ay da vardı;
Sen gülümseyince,
Yüreğimde bir balık oynadı.

Kaynak: Bir Acıya Kiracı(Bütün Şiirleri), Metin Altıok / Kırmızı Yayınları. S.225, Basım: Ekim 2006

26 Şubat 2011 Cumartesi

Üvercinka, Cemal Süreya

Böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden
En uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu kesmemeye
Laleli'den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil

Aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma
Yatakta yatmayı bildiğin kadar
Sayın Tanrıya kalırsa seninle yatmak günah, daha neler
Boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının
Ben böyle canlı saç görmedim ömrümde
Her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor
Bütün kara parçaları için
Afrika dahil

Senin bir havan var beni asıl saran o
Onunla daha bir değere biniyor soluk almak
Sabahları acıktığı için haklı
Gününü kazanıp kurtardı diye güzel
Birçok çiçek adları gibi güzel
En tanınmış kırmızılarla açan
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil

Birlikte mısralar düşünüyoruz ama iyi ama kötü
Boynun diyorum boynunu benim kadar kimse değerlendiremez
Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
İki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
Böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
Zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna diziyorlar
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil

Burda senin cesaretinden laf açmanın tam da sırası
Kalabalık caddelerde hürlüğün şarkısına katılırkenki
Padişah gibi cesaretti o, alımlı değme kadında yok
Aklıma kadeh tutuşların geliyor
Çiçek Pasajında akşamüstleri
Asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor
Bütün kara parçalarında
Afrika hariç değil

25 Şubat 2011 Cuma

Kiralık, Haydar Ergülen

Bu sabah şu denizi kirala, mavi
mavi hatırlayalım birbirimizi,
bu öğlen güneşi kirala da bir
daha soğukluk girmesin aramıza,
bu ikindi tembelliği kirala, belki
gölgesinde kedin olurum senin,
bu akşam bahçeyi kirala, elimizde
büyüsün gül, menekşe, yasemin,
bu gece uykuyu kiralarsan, rüyama
yalnız senin gözlerini konuk ederim,
bu bahar bu gözdeyi kirala, vücut
kitabında tozlandı kelimelerim,
bu ders coğrafyayı kirala, hadi
teneffüse çıkalım bir yolculuk kirala, hiç
mola vermeden yürüyelim arkadaşlığa,
bu sefer bir yelkenli kirala, rüzgar
nereye götürürse yürek oraya,
bu yaz bu sokağı kirala, kapıları
aç, yalnızlığı yalnız bırak odalarda

Kiralama bu şiiri, şairin olurum yoksa!

-----

Kaynak: Nar Toplu Şiirler-1, Haydar Ergülen / Merkez Kitapçılık Yayıncılık San. ve Tic. A.Ş. Basım: Şubat 2008