Sevgilim, meltemdir söyleyen
fistanının bembeyazlığını...
Gözlerim seni görmeyecek;
bekliyor seni yüreğim!
Rüzgar getirdi bana
adını sabah alacasında;
dağ tekrarlıyor
ayak seslerinin yankısı...
Gözlerim seni görmeyecek;
bekliyor seni yüreğim!
Kuytu çan kulelerinde
alabildiğine çalıyor çanlar...
Gözlerim seni görmeyecek;
bekliyor seni yüreğim!
Çekiç sesleri
anlatıyor tabutun kasvetini;
küreğin sesi de
mezar yerini...
Gözlerim seni görmeyecek;
bekliyor seni yüreğim!
Türkçesi: Eray Canberk
Şiir Depom
10 Ağustos 2011 Çarşamba
Mesnevi, Mevlana Celaleddin-i Rumi
Dinle, dinle! Bu ney nasıl şikayet ediyor; nasıl anlatıyor ayrılıkları./
Diyor ki beni kamışlıktan kestiklerinden beri feryadımla erkek de ağlayıp inlemiştir kadın da./
Ayrılıktan parça parça olmuş bir gönül isterim ki iştiyak derdini anlatayım ona./
Aslından uzak kalan kişi, yine buluşma zamanını arar./
Ben her toplulukta ağladım, inledim; iyi hallilerle de eş oldum kötü hallilerle de./
Herkes, kendi zannınca dost oldu bana; içimdeki sırlarımıysa kimse aramadı./
Benim sırrım, feryadımdan uzak değil; fakat gözde, kulakta o ışık yok./
Beden candan, can da bedenden gizli değil; fakat gözde ve kulakta o ışık yok./
Ateştir neyin bu sesi, yel değil. Kimde bu ateş yoksa, yok olsun o./
Aşk ateşidir ki neye düştü; aşk coşkunluğudur ki şaraba düştü./
Ney, bir dosttan ayrılana eştir, dosttur; perdeleri, perdelerimizi yırttı - gitti./
Ney, kanlarla dolu bir yolun sözünü etmede; Mecnun'un aşk hikayelerini anlatmada./
Ney gibi bir zehri, ney gibi bir panzehiri kim gördü? Ney gibi bir solukdaşı, bir iştiyak çekeni kim gördü?/
Bu aklın mahremi, akılsızdan başkası değildir; dile de kulaktan başka müşteri yoktur./
Gamımızla günler geçti, akşamlar oldu; günler yanlışlarla yoldaş kesildi de yandı - gitti./
Günler geçtiyse, de ki: Geçin, gidin, pervamız yok. Sen kal ey dost, temizlikte sana benzer yok./
Balıktan başka herkes suya kandı; rızkı olmayanın da günü uzadıkça uzadı./
Ham, pişkşin, olgun kişinin halini hiç mi hiç anlayamaz; öyleyse sözü kısa kesmek gerek vesselam./
Türkçesi: Abdülbaki Gölpınarlı
Mesnevi'nin ilk onsekiz beyitidir.
Diyor ki beni kamışlıktan kestiklerinden beri feryadımla erkek de ağlayıp inlemiştir kadın da./
Ayrılıktan parça parça olmuş bir gönül isterim ki iştiyak derdini anlatayım ona./
Aslından uzak kalan kişi, yine buluşma zamanını arar./
Ben her toplulukta ağladım, inledim; iyi hallilerle de eş oldum kötü hallilerle de./
Herkes, kendi zannınca dost oldu bana; içimdeki sırlarımıysa kimse aramadı./
Benim sırrım, feryadımdan uzak değil; fakat gözde, kulakta o ışık yok./
Beden candan, can da bedenden gizli değil; fakat gözde ve kulakta o ışık yok./
Ateştir neyin bu sesi, yel değil. Kimde bu ateş yoksa, yok olsun o./
Aşk ateşidir ki neye düştü; aşk coşkunluğudur ki şaraba düştü./
Ney, bir dosttan ayrılana eştir, dosttur; perdeleri, perdelerimizi yırttı - gitti./
Ney, kanlarla dolu bir yolun sözünü etmede; Mecnun'un aşk hikayelerini anlatmada./
Ney gibi bir zehri, ney gibi bir panzehiri kim gördü? Ney gibi bir solukdaşı, bir iştiyak çekeni kim gördü?/
Bu aklın mahremi, akılsızdan başkası değildir; dile de kulaktan başka müşteri yoktur./
Gamımızla günler geçti, akşamlar oldu; günler yanlışlarla yoldaş kesildi de yandı - gitti./
Günler geçtiyse, de ki: Geçin, gidin, pervamız yok. Sen kal ey dost, temizlikte sana benzer yok./
Balıktan başka herkes suya kandı; rızkı olmayanın da günü uzadıkça uzadı./
Ham, pişkşin, olgun kişinin halini hiç mi hiç anlayamaz; öyleyse sözü kısa kesmek gerek vesselam./
Türkçesi: Abdülbaki Gölpınarlı
Mesnevi'nin ilk onsekiz beyitidir.
8 Ağustos 2011 Pazartesi
Etme, Mevlana Celaleddin-i Rumi
Duydum ki sefere çıkmaya azmediyorsun, etme
Bir başka dosta, bir başka yare meylediyorsun, etme
Zaten garipsin ne diye gidiyorsun gurbet ele, gitme
Hangi ciğeri yanmışa kastediyorsun, etme
Bizi bırakıp da gitme yaban ellere
Bir hırsız gibi bakma başkalarına, etme
Ey ay yüzlü, gökler bile altüst olmuş senin için
Bizi de öyle altüst edip gidiyorsun, gitme
Ne diye vaatler veriyor, yeminler ediyorsun, etme
Yemini de işveyi de kalkan ediyorsun kendine, etme
Dostlar düşman oldu birbirine kıskançlıktan
Bu dostu ne diye düşman ediyorsun ötekine, etme
Ey makamı varlığın ve yokluğun üstünde olan
Hangi sebeple varlık yurdunu terk ediyorsun, etme
Cennet de senin varlığına kul, cehennem de
Cennnetimizi cehennem ediyorsun bize, etme
Şekerliğindeki zehir zarar vermez bize
O zehri şekerle bir ediyorsun sen, etme
Şarap yerine gam sirkesi veriyorsun bize
Su yerine kan akıtıyorsun derelerden, yapma
Sen yüz çevirecek olsan ay kapkara olur gamdan
Ayı da öyle harap edip gidiyorsun, etme
Bizim dudağımız kurur, sen kuruyacak olsan
Gözlerimizi öyle yaşlarla dolduruyorsun, yapma
Aşıklarla baş edecek gücün yoksa eğer
Ne diye hayret ediyorsun aşka, etme
Dokunur diye helva vermiyorsun hastaya ama
Surat asıyor, daha da beter ediyorsun onu, etme
Harama bulaşan gözüm, güzelliğinin hırsızı
Ey hırsızlığa layık olan, hırsızlık ediyorsun, etme
İsyan et, ey dost, söz söyleyecek an değil bu an
Aşkın baygınlığıyla ne diye meşk ediyorsun, etme
Türkçesi: Dr. Halil İbrahim SARIOĞLU
Bir başka dosta, bir başka yare meylediyorsun, etme
Zaten garipsin ne diye gidiyorsun gurbet ele, gitme
Hangi ciğeri yanmışa kastediyorsun, etme
Bizi bırakıp da gitme yaban ellere
Bir hırsız gibi bakma başkalarına, etme
Ey ay yüzlü, gökler bile altüst olmuş senin için
Bizi de öyle altüst edip gidiyorsun, gitme
Ne diye vaatler veriyor, yeminler ediyorsun, etme
Yemini de işveyi de kalkan ediyorsun kendine, etme
Dostlar düşman oldu birbirine kıskançlıktan
Bu dostu ne diye düşman ediyorsun ötekine, etme
Ey makamı varlığın ve yokluğun üstünde olan
Hangi sebeple varlık yurdunu terk ediyorsun, etme
Cennet de senin varlığına kul, cehennem de
Cennnetimizi cehennem ediyorsun bize, etme
Şekerliğindeki zehir zarar vermez bize
O zehri şekerle bir ediyorsun sen, etme
Şarap yerine gam sirkesi veriyorsun bize
Su yerine kan akıtıyorsun derelerden, yapma
Sen yüz çevirecek olsan ay kapkara olur gamdan
Ayı da öyle harap edip gidiyorsun, etme
Bizim dudağımız kurur, sen kuruyacak olsan
Gözlerimizi öyle yaşlarla dolduruyorsun, yapma
Aşıklarla baş edecek gücün yoksa eğer
Ne diye hayret ediyorsun aşka, etme
Dokunur diye helva vermiyorsun hastaya ama
Surat asıyor, daha da beter ediyorsun onu, etme
Harama bulaşan gözüm, güzelliğinin hırsızı
Ey hırsızlığa layık olan, hırsızlık ediyorsun, etme
İsyan et, ey dost, söz söyleyecek an değil bu an
Aşkın baygınlığıyla ne diye meşk ediyorsun, etme
Türkçesi: Dr. Halil İbrahim SARIOĞLU
28 Şubat 2011 Pazartesi
La Minor, Ahmet Telli
Sesin ne kadar benziyor sana
La minör, kumral, biraz şehla
Hüzünlü bir güz akşamı belki
Solgun ezgiler ve hatıralar
Derliyor Çerkes çiçeklerinden
En çok da yitik bir aşkın
Anlatıcısı masalsı geçmişten
Orada zaman ağır ve sakin
Akıyor ömrümüze her şeyi
Yaşatıp gösterecek kadar
Meşeleri gövermiş bir türkü
Kalmış geriye o uzak aşktan
Sesin ıssız serinliklere dönüyor
Balkonun begonya çağrısına
Şehla dediğim itiraz ünlemine
Üşengeç bir sarmaşık usulca
Tırmanırken rüyalarıma
Balkon sokağın nesi olurdu
Şimdi bir bir hatırlatıyor ay
Çocukluğumun kabahatlerini
Sesin fısıltıya dönüyor, muammaya
Bir sızı gibi sızıyor bu metruk
İskelenin kalıntısına rüzgar ve ah
Benim öfkeli gençliğim dedikçe
Ahşap yalnızlıklar ekliyor ömrüme
Ömrüm şimdi ne çok benziyor sesine
La minör, kumral, biraz şehla
Hüzünlü bir güz akşamı belki
Solgun ezgiler ve hatıralar
Derliyor Çerkes çiçeklerinden
En çok da yitik bir aşkın
Anlatıcısı masalsı geçmişten
Orada zaman ağır ve sakin
Akıyor ömrümüze her şeyi
Yaşatıp gösterecek kadar
Meşeleri gövermiş bir türkü
Kalmış geriye o uzak aşktan
Sesin ıssız serinliklere dönüyor
Balkonun begonya çağrısına
Şehla dediğim itiraz ünlemine
Üşengeç bir sarmaşık usulca
Tırmanırken rüyalarıma
Balkon sokağın nesi olurdu
Şimdi bir bir hatırlatıyor ay
Çocukluğumun kabahatlerini
Sesin fısıltıya dönüyor, muammaya
Bir sızı gibi sızıyor bu metruk
İskelenin kalıntısına rüzgar ve ah
Benim öfkeli gençliğim dedikçe
Ahşap yalnızlıklar ekliyor ömrüme
Ömrüm şimdi ne çok benziyor sesine
27 Şubat 2011 Pazar
Sevda Üzre, Metin Altıok
Yıldızlı bir gece, ay da vardı;
Sen gülümseyince,
Yüreğimde bir balık oynadı.
Kaynak: Bir Acıya Kiracı(Bütün Şiirleri), Metin Altıok / Kırmızı Yayınları. S.225, Basım: Ekim 2006
Sen gülümseyince,
Yüreğimde bir balık oynadı.
Kaynak: Bir Acıya Kiracı(Bütün Şiirleri), Metin Altıok / Kırmızı Yayınları. S.225, Basım: Ekim 2006
26 Şubat 2011 Cumartesi
Üvercinka, Cemal Süreya
Böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden
En uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu kesmemeye
Laleli'den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil
Aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma
Yatakta yatmayı bildiğin kadar
Sayın Tanrıya kalırsa seninle yatmak günah, daha neler
Boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının
Ben böyle canlı saç görmedim ömrümde
Her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor
Bütün kara parçaları için
Afrika dahil
Senin bir havan var beni asıl saran o
Onunla daha bir değere biniyor soluk almak
Sabahları acıktığı için haklı
Gününü kazanıp kurtardı diye güzel
Birçok çiçek adları gibi güzel
En tanınmış kırmızılarla açan
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil
Birlikte mısralar düşünüyoruz ama iyi ama kötü
Boynun diyorum boynunu benim kadar kimse değerlendiremez
Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
İki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
Böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
Zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna diziyorlar
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil
Burda senin cesaretinden laf açmanın tam da sırası
Kalabalık caddelerde hürlüğün şarkısına katılırkenki
Padişah gibi cesaretti o, alımlı değme kadında yok
Aklıma kadeh tutuşların geliyor
Çiçek Pasajında akşamüstleri
Asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor
Bütün kara parçalarında
Afrika hariç değil
En uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu kesmemeye
Laleli'den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil
Aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma
Yatakta yatmayı bildiğin kadar
Sayın Tanrıya kalırsa seninle yatmak günah, daha neler
Boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının
Ben böyle canlı saç görmedim ömrümde
Her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor
Bütün kara parçaları için
Afrika dahil
Senin bir havan var beni asıl saran o
Onunla daha bir değere biniyor soluk almak
Sabahları acıktığı için haklı
Gününü kazanıp kurtardı diye güzel
Birçok çiçek adları gibi güzel
En tanınmış kırmızılarla açan
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil
Birlikte mısralar düşünüyoruz ama iyi ama kötü
Boynun diyorum boynunu benim kadar kimse değerlendiremez
Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
İki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
Böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
Zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna diziyorlar
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil
Burda senin cesaretinden laf açmanın tam da sırası
Kalabalık caddelerde hürlüğün şarkısına katılırkenki
Padişah gibi cesaretti o, alımlı değme kadında yok
Aklıma kadeh tutuşların geliyor
Çiçek Pasajında akşamüstleri
Asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor
Bütün kara parçalarında
Afrika hariç değil
25 Şubat 2011 Cuma
Kiralık, Haydar Ergülen
Bu sabah şu denizi kirala, mavi
mavi hatırlayalım birbirimizi,
bu öğlen güneşi kirala da bir
daha soğukluk girmesin aramıza,
bu ikindi tembelliği kirala, belki
gölgesinde kedin olurum senin,
bu akşam bahçeyi kirala, elimizde
büyüsün gül, menekşe, yasemin,
bu gece uykuyu kiralarsan, rüyama
yalnız senin gözlerini konuk ederim,
bu bahar bu gözdeyi kirala, vücut
kitabında tozlandı kelimelerim,
bu ders coğrafyayı kirala, hadi
teneffüse çıkalım bir yolculuk kirala, hiç
mola vermeden yürüyelim arkadaşlığa,
bu sefer bir yelkenli kirala, rüzgar
nereye götürürse yürek oraya,
bu yaz bu sokağı kirala, kapıları
aç, yalnızlığı yalnız bırak odalarda
Kiralama bu şiiri, şairin olurum yoksa!
-----
Kaynak: Nar Toplu Şiirler-1, Haydar Ergülen / Merkez Kitapçılık Yayıncılık San. ve Tic. A.Ş. Basım: Şubat 2008
mavi hatırlayalım birbirimizi,
bu öğlen güneşi kirala da bir
daha soğukluk girmesin aramıza,
bu ikindi tembelliği kirala, belki
gölgesinde kedin olurum senin,
bu akşam bahçeyi kirala, elimizde
büyüsün gül, menekşe, yasemin,
bu gece uykuyu kiralarsan, rüyama
yalnız senin gözlerini konuk ederim,
bu bahar bu gözdeyi kirala, vücut
kitabında tozlandı kelimelerim,
bu ders coğrafyayı kirala, hadi
teneffüse çıkalım bir yolculuk kirala, hiç
mola vermeden yürüyelim arkadaşlığa,
bu sefer bir yelkenli kirala, rüzgar
nereye götürürse yürek oraya,
bu yaz bu sokağı kirala, kapıları
aç, yalnızlığı yalnız bırak odalarda
Kiralama bu şiiri, şairin olurum yoksa!
-----
Kaynak: Nar Toplu Şiirler-1, Haydar Ergülen / Merkez Kitapçılık Yayıncılık San. ve Tic. A.Ş. Basım: Şubat 2008
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)